 |
Theobald BOEHM (1794-1881) |
BOEHM (BÖHM) FLÜT
1794-1181 yılları arasında yaşamış olan Alman flütçü Theobald BOEHM, sanatında en çok öne çıktığı, ustalaştığı yıllarda, mevcut olan yan flütlerin ihtiyaca cevap vermekte yetersiz kaldığını ve geliştirilme imkanı olduğunu görmüştür. Müzik edebiyatının, bestecilerin ürettikleri eserlerin olağanüstü gelişme gösterdiği, sınır tanımadığı bu yıllarda, enstrümanlar yetersiz kalmaktaydı.
19. Yüzyıl ortalarına kadar, flütte bugünkü mekanizma ve perde sistemi yoktu. Flütün gövdesindeki delikler parmaklar ile kapatılarak ses elde ediliyordu. Daha iyi bir entonasyon için bu deliklerin birbirine daha uzak olması gerekiyordu. Bu düşünceyle yola çıkan Alman flüt virtüozu Boehm (Böhm), 1832 yılında akustik (ses fiziği) bilgisi ile sanatındaki becerisini birleştirerek, bu günkü modern flüte son şeklini vermiştir. Yan flüt bu sebeple Boehm (Böhm) flüt adıyla da bilinir. Günümüzde ufak gelişmeler yapılarak kullanılan sistem hala Boehm sistemidir. Bu sistem ile delikler, güzel bir ses niteliği, tam bir entonasyon için, akustik açıdan doğru yerlere ve istenilen genişlikte açılmıştır. Delikler üzerine, kendinden açık duran ve perde adı verilen kapaklar yerleştirilmiştir. Çalan kişi, tüm delikleri kapaklar, miller, yaylar ve perdeler aracılığı ile kontrol etme olanağı bulur. Boehm sistemi akustik, akort, ton, üst notalardaki seslerin yumuşak ifadesi, teknik olarak süratli geçişlerin rahat yapılabilmesi imkanını arttırmıştır.

YAN FLÜTÜ TANIYALIM
Orkestra
ve Bandoların önemli solo ve melodi çalgısı olan yan flüt, 20. Yüzyılın
başlarına kadar abanoz, nar gibi sert ağaçlardan yapılırdı. Günümüzde de ağaç
flütler üretilip kullanıldığı halde, bu malzeme artık çok yaygın değildir.
Bakır alaşımlı, gümüş, krom, nikel ve altın gibi paslanmaz madenlerle kaplanmış
parlak metallerden yapılanlar en yaygın flütlerdir. En değerli flütler gümüşten
yapılanlardır. Yan flütün iç çapı 1.9 cm uzunluğu 67 cm'dir. Üretiminde
kullanılan maddeye göre yapılan gruplamarda ise flüt, metalden yapılmasına
rağmen "Bakır nefesliler" grubunda değil "Ağaç nefesliler"
grubunda yer almaktadır. Bu gruba konulmasının nedeni, flütün ses renginin
tahta tınısı vermesi ve diğer ahşap nefesli çalgılarla iyi kaynaşması ve aynı
zamanda ses elde ediliş yönteminin tahta enstrümanlar gibi olmasından
kaynaklanır. Flüt, tahtadan yapılırken sesinin en önemli özelliği tatlı,
yuvarlak ve olgun olmasıydı. Metal alaşımlardan yapılmaya başlanmasıyla bu
özelliğini büyük ölçüde kaybeden flüt, daha süratli, ses niteliği yönünden ise
parlaklık kazanmıştır. Özellikle tiz sesler, metalden yapılan flütlerde daha
kolay ve güvenlidir. Boyu 31 cm olan, flütün bir küçüğüne pikolo (piccolo)
denir. Pikolo yan flütün hemen hemen aynısıdır. Pikolonun boyuna yakın olan bir
benzeri de fifredir. Fifre, Ağaçtan yapılmıştır. Üzerindeki mekanizma
diğerlerine göre daha sade ve basittir. Pikolo ve fifre yan flüte göre bir
oktav üstten duyulur. Bu flütlerin üçüde üfleme tekniği açısından birbirine çok
benzer. Son yıllarda yan flütün alto ve bas çeşidi üretilmekle beraber çok
yaygın değildir. Yan flüt transpoze bir çalgı değildir. Sol anahtar kullanır ve
transpoze bir çalgı olmadığı için notaların yerini değiştirmeden çalar. flütün
en kalın sesi, portenin altına çizilen birinci ilave çizgideki "Do"
dur. Bu yüzden "Do Flüt" olarak da bilinir. Fazla kullanılmamakla
birlikte, do sesinin altına inen flütler de vardır. En ince sesi portenin
üstüne çizilen beşinci ilave çizginin üstündeki "Do" dur. İnceye doğru
bu sınır, birkaç ses daha zorlasa da bu seslerin kullanımı çok yaygın değildir.
Genellikle ses sınırı 3 oktav diye tanınır. (Bazı çalgılar sol anahtarına göre
ikinci aralığa yazılan la notasını, başka bir ses gibi kabul eder. Örneğin
klarnet portenin altına yazılan birinci ilave çizigiye yazılan do sesini
"Si Bemol" olarak verir. Bu yüzden bu klarnete Si Bemol Klarnet adı
verilir. Bu tip çalgılara transpoze çalgılar denir.) Klarnet ile flüt bir
melodiyi birlikte çalacağında melodiyi aynı tondan duymak için, flüt için do tonundaki
eser, Si Bemol Klarnet için (Bir büyük ikili üst sese) Re tonuna transpoze
edilerek yani aktarılarak yazılmalıdır. Üflemeli çalgıların çoğunda (Klarnet,
Obua, Zurna vb. ile okullarda eğitim aracı olarak kullanılan blok flüt gibi
çalgılarda) ses çıkarmaya yarayan bir düzenek vardır. Bu bölüme "dil"
adı verilir. Yan Flüt, Pikolo Fifre ve Ney'de bir çok üflemeli çalgıda olan
doğrudan ses çıkarmayı sağlayan bir dil olmadığı için "Dilsiz Nefesli
Çalgılar" grubundadırlar. Önemli bir solo ve eşlik çalgısı olan, parlak
sesi ve kıvrak hareketleri yapabilme özelliklerinden ötürü etkileyici
melodileri çalmada çok kullanılır. Flüt, toplumsal olaylardan zafer
coşkularını, sevinç ve mutlulukları, insan sevgisini, özgürlüğü, mevsimlerden
ilkbahar ve yaz aylarındaki doğal hareketliliği, bitkilerden çiçekleri,
hayvanlardan kuşların cıvıltısını müzikle anlatmayı en güzel yansıtan çalgıdır.
Sesinde karamsarlık yoktur. Flüt orkestra da solo ya da eşlik görevinde
kullanılabilir. yavaş ya da hızlı pasajlarda görev alabilir. Yumuşak, duygusal,
doğayı anlatan parçalarda orta ses bölgesi kullanılır. Daha çocuksu, neşeli
melodilerde ise daha ince oktavı kullanılır. Arka planda armoniyi uzun seslerle
çeşitli eşlik figürleri biçiminde sağlamakta çok kullanışlıdır. Tutti (Hep
beraber) çalınan bölümlerde ana melodinin kemanlarda olduğu durumlarda ya
kemanlarla birlikte ya da bir oktav tizlerde ana melodiyi çalarak zenginlik
katar.
0 yorum:
Yorum Gönder