Unutmayın siz onu bir gün bırakırsanız o sizi iki gün bırakır ! Flüt adına her türlü bilgi, materyal, soru ve isteklerinize cevap bulabileceksiniz. Saygılarımla müzikle kalın…

15 Mayıs 2015 Cuma

YAN FLÜTÜN TARİHÇESİ

Theobald BOEHM
Theobald BOEHM (1794-1881)

BOEHM (BÖHM) FLÜT

     1794-1881 yılları arasında yaşamış olan Alman flütçü Theobald BOEHM, sanatında en çok öne çıktığı, ustalaştığı yıllarda, mevcut olan yan flütlerin ihtiyaca cevap vermekte yetersiz kaldığını ve geliştirilme imkanı olduğunu görmüştür. Müzik edebiyatının, bestecilerin ürettikleri eserlerin olağanüstü gelişme gösterdiği, sınır tanımadığı bu yıllarda, enstrümanlar yetersiz kalmaktaydı.
   19. Yüzyıl ortalarına kadar, flütte bugünkü mekanizma ve perde sistemi yoktu. Flütün gövdesindeki delikler parmaklar ile kapatılarak ses elde ediliyordu. Daha iyi bir entonasyon için bu deliklerin birbirine daha uzak olması gerekiyordu. Bu düşünceyle yola çıkan Alman flüt virtüozu Boehm (Böhm), 1832 yılında akustik (ses fiziği) bilgisi ile sanatındaki becerisini birleştirerek, bu günkü modern flüte son şeklini vermiştir. Yan flüt bu sebeple Boehm (Böhm) flüt adıyla da bilinir. Günümüzde ufak gelişmeler yapılarak kullanılan sistem hala Boehm sistemidir. Bu sistem ile delikler, güzel bir ses niteliği, tam bir entonasyon için, akustik açıdan doğru yerlere ve istenilen genişlikte açılmıştır. Delikler üzerine, kendinden açık duran ve perde adı verilen kapaklar yerleştirilmiştir. Çalan kişi, tüm delikleri kapaklar, miller, yaylar ve perdeler aracılığı ile kontrol etme olanağı bulur. Boehm sistemi akustik, akort, ton, üst notalardaki seslerin yumuşak ifadesi, teknik olarak süratli geçişlerin rahat yapılabilmesi imkanını arttırmıştır.

Yan Flüt

YAN FLÜTÜ TANIYALIM

     Orkestra ve Bandoların önemli solo ve melodi çalgısı olan yan flüt, 20. yüzyılın başlarına kadar abanoz, nar gibi sert ağaçlardan yapılırdı. Günümüzde de ağaç flütler üretilip kullanıldığı halde, bu malzeme artık çok yaygın değildir. Bakır alaşımlı, gümüş, krom, nikel ve altın gibi paslanmaz madenlerle kaplanmış parlak metallerden yapılanlar en yaygın flütlerdir. En değerli flütler gümüşten yapılanlardır. Yan flütün iç çapı 1.9 cm uzunluğu 67 cm'dir. Üretiminde kullanılan maddeye göre yapılan gruplamarda ise flüt, metalden yapılmasına rağmen "Bakır nefesliler" grubunda değil "Ağaç Nefesliler" grubunda yer almaktadır. Bu gruba konulmasının nedeni, flütün ses renginin tahta tınısı vermesi ve diğer ahşap nefesli çalgılarla iyi kaynaşması ve aynı zamanda ses elde ediliş yönteminin tahta enstrümanlar gibi olmasından kaynaklanır. Flüt, tahtadan yapılırken sesinin en önemli özelliği tatlı, yuvarlak ve olgun olmasıydı. Metal alaşımlardan yapılmaya başlanmasıyla bu özelliğini büyük ölçüde kaybeden flüt, daha süratli, ses niteliği yönünden ise parlaklık kazanmıştır. Özellikle tiz sesler, metalden yapılan flütlerde daha kolay ve güvenlidir. 31 cm boyunda olan ve Flüt'ün boyut olarak küçüğüne pikolo (piccolo) denir. Pikolo, tuş mekanizması olarak yan flütün hemen hemen aynısıdır. Pikolonun boyuna yakın olan bir benzeri de Fifre'dir. Fifre, ağaçtan yapılmıştır. Üzerindeki mekanizma diğerlerine göre daha sade ve basittir. Pikolo ve fifre, yan flüte göre bir oktav üstten duyulur. Bu flütlerin üçü de üfleme tekniği açısından birbirine çok benzer. Son yıllarda yan flütün alto ve bas çeşidi üretilmekle beraber çok yaygın değildir. Yan flüt transpoze bir çalgı değildir. Sol anahtar kullanır ve transpoze bir çalgı olmadığı için notaların yerini değiştirmeden çalar. flütün en kalın sesi, portenin altına çizilen birinci ilave çizgideki "Do" dur. Bu yüzden "Do Flüt" olarak da bilinir. Bu ismi ile fazla kullanılmamakla birlikte, do sesinin altına inen flütler de vardır. En ince sesi portenin üstüne çizilen beşinci ilave çizginin üstündeki "Do" dur. İnceye doğru bu sınır, birkaç ses daha zorlasa da bu seslerin kullanımı çok yaygın değildir. Genellikle ses sınırı 3 oktav diye tanınır. (Bazı çalgılar sol anahtarına göre ikinci aralığa yazılan la notasını, başka bir ses gibi kabul eder. Örneğin klarnet portenin altına yazılan birinci ilave çizigiye yazılan do sesini "Si Bemol" olarak verir. Bu yüzden bu klarnete Si Bemol Klarnet adı verilir. Bu tip çalgılara transpoze çalgılar denir.) Klarnet ile flüt bir melodiyi birlikte çalacağında melodiyi aynı tondan duymak için, flüt için do tonundaki eser, Si Bemol Klarnet için (Bir büyük ikili üst sese) Re tonuna transpoze edilerek yani aktarılarak yazılmalıdır. Üflemeli çalgıların çoğunda (Klarnet, Obua, Zurna vb. ile okullarda eğitim aracı olarak kullanılan blok flüt gibi çalgılarda) ses çıkarmaya yarayan bir düzenek vardır. Bu bölüme "dil" adı verilir. Yan Flüt, Pikolo Fifre ve Ney'de bir çok üflemeli çalgıda olan doğrudan ses çıkarmayı sağlayan bir dil olmadığı için "Dilsiz Nefesli Çalgılar" grubundadırlar. Önemli bir solo ve eşlik çalgısı olan, parlak sesi ve kıvrak hareketleri yapabilme özelliklerinden ötürü etkileyici melodileri çalmada çok kullanılır. Flüt, toplumsal olaylardan  zafer coşkularını, sevinç ve mutlulukları, insan sevgisini, özgürlüğü, mevsimlerden ilkbahar ve yaz aylarındaki doğal hareketliliği, bitkilerden çiçekleri, hayvanlardan kuşların cıvıltısını müzikle anlatmayı en güzel yansıtan çalgıdır. Sesinde karamsarlık yoktur. Flüt orkestra da solo ya da eşlik görevinde kullanılabilir. yavaş ya da hızlı pasajlarda görev alabilir. Yumuşak, duygusal, doğayı anlatan parçalarda orta ses bölgesi kullanılır. Daha çocuksu, neşeli melodilerde ise daha ince oktavı kullanılır. Arka planda armoniyi uzun seslerle çeşitli eşlik figürleri biçiminde sağlamakta çok kullanışlıdır. Tutti (Hep beraber) çalınan bölümlerde ana melodinin kemanlarda olduğu durumlarda ya kemanlarla birlikte ya da bir oktav tizlerde ana melodiyi çalarak zenginlik katar.

0 yorum:

Yorum Gönder

Copyright © Flüt'e dair herşey... | Powered by Blogger

Design by |Anders Noren Blogger Theme by NewBloggerThemes.com